Yahya Kemal Beyatlı Sözleri
Bir yoldu parıldayan, gümüşten, Gittik. Bahis açmadık dönüşten.
Yaşamak zevki nedir bilmez ölümden korkan.
Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler; bilinmez ki giden sevgililer dönmeyecekler.
Kalbim yine üzgün, seni andım da derinden geçtim yine dün eski hazan bahçelerinden.
Bütün Türkler gibi İstanbullular da biliyorlar ki, millî hareket bütün bir cidali Osman’ın sancağını, Fatih’in tahtını, Selim’in hatırasını nisyandan kurtarmak içindir.
Ölmek kaderde var, yaşayıp köhnemek hazin.
Bir milletin dilini ifade edecek olan sanatkarın o milletin, bütün tarihinde dilinin geçirmiş olduğu Safhaları sadece bilmesi değil, benimsemesi lazımdır. Her millette olduğu gibi, bizde de kelimeleri şiir canlandırmış nesir sadece kullanılmıştır.
Ya şevk içinde harap ol, ya aşk içinde gönül!
Sanat şahsi oldukça şahısların renk renk bir kalabalık olduğu anlaşıldı.
Bugün Türklük tahlil devrinde değil terkip devrindedir.
Yürü! Hür maviliğin bittiği son hadde kadar. İnsan alemde hayal ettiği müddetçe yaşar.
Ey sevgi anladım bu uzaktan seda ile. Ömrüm yegâne lezzetidir hatıran bile.
Kör bedbinlik bir milleti nasıl öldürürse sağır nikbinlik de bir zaaftır. Kavi olan, yenilmeyen yalnız azimdir.
Türkçe; ağzımızda, anamızın dili gibi helal ve güzel olmalı.
Toprakta tek bir medeniyet vardı: Türk medeniyeti.
Birçok gidenin her biri memnun ki yerinden, birçok seneler geçti; dönen yok seferinden.
Şiir, ilham perisi ile baş başa kalınınca yazılır.
Sen neredesin, ey sevgili, yaz günleri nerde!
Güçlü olan, yenilmeyen yalnız azimdir.
Ölenler öldü, kalanlarla mustarip kaldık.
Mazi yosunla örtülü bir göl ki yok dibi, mevsim serin ve bahçede yaprak yığın yığın.
Zihnim bu şehirden, bu devirden çok uzakta.
Kalbi olanların dili yok, dili olanların kalbi yok.
Geçmişte sevdiğimiz, hayran olduğumuz ve bağlandığımız şeyler yalnız güzellikler, iyilikler, doğruluklardır; yoksa çirkinlikleri, kötülükleri ve haksızlıkları sevmiyoruz.
Bazı yerler vardır ki ruh eser.
Şiirde lisan, zevk, fikir, mazmun, her şey eskir, yalnız aşk eskimez her dem tazedir.
Medeniyette bütün idrakler ihtirasla mümkündür.
Soğuk ay öptü beyaz ensesini, sardı her uzvunu bir ince sızı.
Yer kalmadı beynimde hayale.
Bir tel kopar ahenk ebediyen kesilir.
Çünkü bir kıtada askerle değil, milletle durulur.
Kalbimin takati yok, hem bu duyuş çok sürecek. Mavera başlamadan ben buradan ayrılayım.
Gürlemiş Topkapı’dan bir yeni şiddet daha şanlı namıyla, büyük top, denilen ejderha.
Ankara’nın en çok İstanbul’a dönüş yolunu sevdim.
Dönülmez akşamın ufkundayız. Vakit çok geç; bu son fasıldır ey ömrüm, nasıl geçersen geç!
Üstümüze zaman yağdı, hüznümüz ondan.
Medeniyette bütün idrakler ihtirasla mümkündür. Bugünkü Garp medeniyetini, kendiliğimizden tiksindirecek kadar, ateşli bir ihtirasla sevmeseydik idrak edemezdik.
Fethin en müspet ve en esaslı eseri vatanın yekpareliğidir.
Aşkın sihirli şarkısı yüzlerce dildedir.
Aheste çek kürekleri mehtap uyanmasın!
Artık demir almak günü gelmişse zamandan, meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.
Bütün bu amiller, gitgide, devleti Latinlikten uzaklaştırıyor, ekseriyeti şarklı, Hıristiyan ve Eski Yunancadan bozma bir dille konuşan halka mal ediyor.
Türk ülkesinde hayat hür, saf, nefis idi. Türkler hayattan birer şarkı gibi geçiyorlardı. Diğer ülkelerde Türk gençleri gibi kahraman, Türk kadınları gibi güzel, Türk kızları gibi ince, Türk gibi hür yollu darbımeseller vardı.
Siyasette, doğru her zaman biraz geç söylenir.
Ayrılmanın bıraktığı hicran derindedir!
Bir nesil evvelkilere mevhum saltanat tatlı bir hayal, milliyetler esasları üzerinde bir Türk milliyeti acı bir hakikat görünüyor. Bugün biz o merhumeye acı hayal, Türk devletine tatlı hakikat diyoruz.
Ölmek kaderde var, yaşayıp köhnemek hazin/ Bir çare yok mudur buna ya Rabbe’l alemin.
İnsan alemde hayal ettiği müddetçe yaşar.
Ölmek değildir ömrümüzün en feci işi, müşkül budur ki ölmeden evvel ölür kişi.
Gönüldendir şikâyet kimseden feryadımız yoktur.
Sahte bir şiir iyi okunamaz. Olsa olsa mevzun cümlelerden mürekkep bir parçayı iyi kıraat etmiş olur.
İspat ettik ki bir zaman aşiretten cihangirane bir devlet çıkaran bu millet o cihangirane devletten bugün bir Türk vatanı çıkaracak kudrettedir.