Küçük Prens Sözleri

Sendeyim.com olarak 2024 yılında sizler için anlam dolu ve etkileyici Küçük Prens Sözleri derlemelerini hazırladık. Bu en yeni Küçük Prens Sözleri ile duygularınızı en özel şekilde ifade edebilir, sevginizi kısa ama çarpıcı sözlerle dile getirebilirsiniz. Instagram, WhatsApp, Facebook ve X gibi sosyal medya platformlarında bu sözleri paylaşarak sevdiklerinizin kalbini kazanabilir ve beğeni yağmuru alabilirsiniz. Sizler için aşağıda birbirinden güzel Küçük Prens Sözleri 2024 sözlerini bir araya getirdik. Keyfini çıkarın!




Kelebeklerle tanışmak istiyorsam, bir iki tırtıla katlanmayı öğrenmek zorundayım.
Bazılarının yüreğe iyi gelen bir yanı vardı, armağan gibiydiler.
İnsan ancak yüreğiyle baktığı zaman doğruyu görebilir. Gerçeğin mayası gözle görülmez.
Büyükler sayılardan hoşlanır. Onlara yeni bir dostunuzdan söz açtınız mı, hiçbir zaman size önemli şeyler sormazlar. Hiçbir zaman: Sesi nasıl? Hangi oyunu sever? Kelebek toplar mı? diye sormazlar. Kaç yaşındadır? Kaç kardeşi var? Kaç kilodur? Babası kaç para kazanır? diye sorarlar. Ancak o zaman tanıdıklarını sanırlar onu. Büyüklere: Pembe kiremitten bir ev gördüm, pencerelerinden sardunyalar, damında güvercinler vardı derseniz, o evi bir türlü gözlerinin önüne getiremezler. Onlara: Yüz bin franklık bir ev gördüm demeniz gerek. O zaman: Aman ne güzel! diye bağırırlar.
Senin gezegenindeki insanlar dedi Küçük Prens. Tek bir bahçeye beş bin gül dikiyorlar ama yine de aradıklarını bulamıyorlar… Evet, bulamıyorlar diye yanıtladım onu. Hâlbuki aradıkları tek bir gülde ya da bir yudum suda olabilir. Haklısın dedim. Bunun üzerine küçük prens şöyle dedi: Ama gözler gerçeği görmez ki. Yüreğiyle aramalı insan.
Evet, güzelsiniz. Ama boşsunuz. Sizin için kimse yaşamını feda etmez. Yoldan geçen herhangi biri, benim gülümün de size benzediğini söyleyebilir. Ama benim gülüm sizin her birinizden çok daha önemlidir. Çünkü ben onu suladım. Ve onu camdan bir korunakla korudum. Önüne bir perde gererek rüzgârın onu üşütmesini engelledim. Tırtılları onun için öldürdüm (ama birkaç tanesini kelebek olmaları için bıraktım). Onun şikâyetlerini ve övünmelerini dinledim. Ve bazen de suskunluklarına katlandım. Çünkü o benim gülüm.
Eğer benim bir atkım varsa, onu boynuma dolayabilirim veya alıp götürebilirim. Ama sen yıldızları asla yerinden söküp alamazsın!
Çölü güzelleştiren bir yerlerde bir kuyu saklıyor olmasıdır.
İnsanların tüfekleri var ve avlanırlar. Bu çok can sıkıcı… Onlar tavuk da yetiştirirler. Bu onların ilgilendikleri tek şeydir.
Okyanusun ortasında salıyla kalakalmış bir denizciden bile çok daha yalnızdım…
Bir gün dedin bana “Günbatımını kırk dört kez gördüm!” Biraz sonra da ekledin: “Biliyor musun… İnsan günbatımını çok seviyor, içi üzgünken…” O kırk dört günbatımlı günde için çok mu üzgündü yani? “Diye sordum ama küçük prens cevap vermedi.
Siz tıpkı tilkinin benimle karşılaşmadan önceki hali gibisiniz. Dünyadaki binlerce tilkiden yalnızca biriydi o. Ama ben onunla dost oldum ve şimdi artık o özel bir tilki.
Hiç kimsede olmayan yıldızlara sahip ol.
Büyükler sayılara bayılırlar. Yeni bir arkadaş edindiniz diyelim: onun hakkında hiçbir zaman asıl sormaları gerekenleri sormazlar. Sesi nasıl? demezler örneğin, ya da. Hangi oyunları sever? Kelebek koleksiyonu var mı? diye sormazlar. Onun yerine. Kaç yaşında? derler. Kaç kardeşi var? Kaç kilo? Babası kaç para kazanıyor? Ancak bu sayılarla tanıyabileceklerini sanırlar arkadaşınızı…
Yıldızlar kimin? Ne bileyim ben? Hiç kimsenin. Öyleyse benim. Çünkü bunu ilk akıl eden ben oldum.
Peki, insanlar nerde? dedi Küçük Prens. İnsan kendisini çölde çok yalnız hissediyor. İnsanların içinde de öyle hissedersin dedi yılan. Arada pek fark yoktur.
Bütün üzüntüler zamanla geçer, dedi. Bir gün üzüntün geçince beni tanımış olduğuna sevineceksin. Hep dostum olarak kalacak, benimle birlikte gülmek isteyeceksin. Koşup pencereyi açacak, gökyüzünde sana benzeyen dostlarını göreceksin. Onların şaşırmasına evet, ne olmuş, yıldızlara bakarken gülerim ben diyeceksin. Seni deli sanacaklar. Başına çorap örmüş olacağım güzelce.
İnsanların artık hiçbir şeyi anlamaya vakitleri yok. Onlar her şeyi tüccarlardan satın alıyor. Ama dost satan tüccar olmadığı için artık insanların dostları yok.
Ölene kadar sorumlusun gönül bağı kurduğun her şeyden dedi tilki.
Sadece çocuklar ne aradıklarını biliyorlar.
Kendini beğenmişler övgülerden başka hiçbir şey duymazlar.
Eğer büyüklere, Güzel bir ev gördüm, kırmızı tuğlalı, pencerelerinden sardunyalar sarkıyor, damında ise kumrular var, derseniz, nasıl bir evden söz etmekte olduğunuzu bir türlü anlayamazlar. Ne zaman ki onlara, Yüz milyonluk bir ev gördüm, dersiniz, işte o zaman size, Oo, ne kadar güzel bir evmiş! Derler gözlerini koca koca açıp.
Sahibi olmayan bir elmas bulursan, o elmas senindir. Sahibi olmayan bir ada bulursan, o ada senindir. Bir buluş yaparsan patentini alırsın, buluş senin olur. Mademki yıldızlara sahip olmak benden önce kimsenin aklına gelmedi, yıldızlar benimdir.
Gökyüzüne bakın ve sorun kendinize: Evet mi hayır mı? Koyun çiçeği yedi mi, yemedi mi? Bakın nasıl her şey değişecek.
İnsanların nerede oldukları asla bilinmez. Rüzgâr onları oradan oraya gezdirir durur. Köklerinden yoksundurlar bu da onlar çok rahatsız eder.
Sizin dünyada insanlar, dedi Küçük Prens, bir bahçede beş bin gül yetiştiriyorlar; yine de aradıklarını bulamıyorlar.
Kendini yargılamak başkalarını yargılamaktan daha güçtür. Kendini yargılamayı başarabilirsen gerçek bir bilgesin demektir.
Senin gülünün diğerlerinden daha önemli olmasını sağlayan şey, ona ayırdığın vakittir.
Bulamıyorlar dedim. Oysa aradıkları tek bir gülde, bir damla suda bulunabilir
Sadece evcilleştirdiğin kişiyi anlayabilirsin dedi tilki. İnsanlarınsa hiçbir şeyi anlayacak vakitleri yoktur. Her şeyi dükkândan hazır alırlar. Ve arkadaşlar dükkânlarda satılmadığı için de insanların arkadaşları yok artık. Eğer bir arkadaşın olsun istiyorsan, evcilleştir beni!
Çok gizemli bir ülke şu gözyaşları ülkesi…
Her gün aynı saatte gelmelisin dedi tilki. Örneğin öğleden sonra saat dörtte gelirsen, ben saat üçte kendimi mutlu hissetmeye başlarım. Zaman ilerledikçe de daha mutlu olurum. Saat dörtte endişelenmeye ve üzülmeye başlarım. Mutluluğun bedelini öğrenirim. Ama günün herhangi bir vaktinde gelirsen, seni karşılamaya hazırlanacağım zamanı asla bilemem. İnsanın gelenekleri olmalıdır.
Ben üzgündüm ama onlara yorgunum dedim.
İnsanlar hızlı trenlere biniyorlar ama ne aradıklarını bildikleri yok. Koşuyor, heyecanlanıyor, dönüp duruyorlar.

Diğer Güzel Sözler Yazıları