Jiddu Krishnamurti Sözleri
Daha küçük bir çocukken de başkaldırıyordum. Dinliyor izliyor ama bir yandan da sözlerin yanılsamasının ardındaki hakikati arıyordum.
İnsanın içinde bütün dünya vardır ve eğer nasıl bakman ve öğrenmen gerektiğini bilirsen kapı orada ve anahtar elindedir. Yeryüzünde senden başka hiç kimse ne sana o anahtarı verebilir ne de o kapıyı açabilir.
Eğer dinleyecek yaşayacak yüzünü sonsuzluğa dönecek sadece beş kişi varsa benim için yeterlidir.
Eylemlerimiz bilgi ve zaman üzerine kurulu olduğu için insan zamanın kölesidir. Düşünce sürekli sınırlıdır bu nedenle biz çatışma ve mücadele içinde yaşarız. Psikolojik evrim yoktur.
Her şeye başkaldırıyorum. Başka insanların kendilerini üzerimde yetke saymalarına başkaları tarafından eğitilmeye başkalarının bildiklerini bana kabul ettirmeye çalışmalarına başkaldırıyorum.
Maalesef hiç kimse ifade etmeye çalıştığım öğretiyi tam olarak idrak edemedi.
İnsanı doğru eyleme sevk eden sevgidir. Sevgi dünyaya düzen getirir. Bırakın sevgi istediğini yapsın.
Bilgi yüklü bir zihin özgür bir zihin değildir.
Gözlemleyen ve gözlemlediği deneyimleyen ve deneyimlediği. Sonunda bunun bir illüzyondan ibaret olduğunu keşfedecektir. Sonra sadece saf bir gözlem kalacaktır geçmişin ve zamanın gölgesini içermeyen bir kavrayış.
Sevdiğiniz zaman ne sen ne de ben vardır. O durumda yalnızca dumanı olmayan ateş vardır.
Bu zamansız kavrayışı zihine derim köklü bir mutasyon getirir. Bütünsel toptan omuzlama asıl en önemli harekettir.
İnsanlar hızla akan yaşam nehrinin yanında kendilerine küçük bir havuz kazarlar işte o havuzda kokuşur o havuzda olup giderler.
Bu denli hastalıklı bir topluma iyi eklemlenmiş olmak sağlıklı olmanın bir ölçüsü olamaz.
Tek amacım var insanın özgürleşmesi insana sınırlarını yıkmak konusunda yardımcı olmak.
Kendim bulmadıkça hiçbir şeyi doğru kabul etmiyorum. Başkalarının benden farklı düşünmesine karşı değilim ama onların bana düşüncelerini yaşamla ilgili görüşlerini zorla kabul ettirmeye çalışmalarına katlanamıyorum.
Dünyayı ve dünyadaki şeyleri sevmediğimiz onlardan yalnızca yararlandığımız için yaşamla bağımızı yitirdik. Şefkat duygumuzu duyarlılığımızı güzel şeylere tepkimizi yitirdik doğru ilişkinin ne olduğunu ancak bu duyarlılığın yeniden kazanılmasıyla anlayabiliriz.
Bir kimseyi sevmenin ne demek olduğunu biliyor musunuz? Bir ağacı bir kuşu ya da bakıp gözettiğiniz bir hayvanı sevebilir misiniz? Size hiçbir karşılık vermese gölgesinden de yararlanamasanız arkanızdan da gelmese size bağımlılık duymasa gene de sevebilir misiniz?
İnsan kendi düşüncelerinin farkında olduğu zaman görecektir ki düşünen ve düşünce şeklinde bir bölünme vardır.
Hakikat uzakta değil yakında hakikat her yaprağın altında her gülüşte her gözyaşında kişinin sözcüklerinde duygularında düşüncelerinde ama öylesine gizlenmiş ki onu görmek için örtüsünü kaldırmak zorundayız. Örtüyü kaldırmak sahte olanı keşfetmektir sahte olanı tanıdığınız an o ortadan kalkar hakikat açığa çıkar.
Psikolojik açıdan düşüncenin getirdiği her şey toptan omuzlandığında yalnız ondan sonra orada aşk vardır aynı zamanda merhamet ve zekâ olan.