Cahit Zarifoğlu Sözleri

Sendeyim.com olarak 2025 yılında sizler için anlam dolu ve etkileyici Cahit Zarifoğlu Sözleri derlemelerini hazırladık. Bu en yeni Cahit Zarifoğlu Sözleri ile duygularınızı en özel şekilde ifade edebilir, sevginizi kısa ama çarpıcı sözlerle dile getirebilirsiniz. Instagram, WhatsApp, Facebook ve X gibi sosyal medya platformlarında bu sözleri paylaşarak sevdiklerinizin kalbini kazanabilir ve beğeni yağmuru alabilirsiniz. Sizler için aşağıda birbirinden güzel Cahit Zarifoğlu Sözleri 2025 sözlerini bir araya getirdik. Keyfini çıkarın!




Farz et körsün olabilir. El ele tut. Taş al ve at. Kâfiri bulur.
Çok geçmeyecek aradan şöyle diyeceğim: Bulutlar açmadı, mavi gök orda mı?
Rüzgâr nereden eserse essin güzeldir. Alevler bir ayrı âlemdir. Dirlik sevinçtir göç içimizedir.
Ah şu yalnızlık kemik gibi ne yana dönsem batar.
O sabah ezan sesi gelmedi camimizden. Korktum bütün insanlar için bütün insanlık adına.
Ve insan en çok göğe vurgun. Sonra zifiriliğe, şiire ve hep Allah’a.
Az ağlıyoruz, dünya bu yüzden çok kirli.
Bir gün elbette sofraya birlikte çökeriz. Sen dağ gibi kurul ben zerre bir yer tutayım.
Bize sözlerimizden çok yüreğimizden anlayan gerek.
Düştümse sana bakarken düştüm.
Başıma düşmüş sevda ağı. Bir başıma tenhalarda kahroldum.
Bir gün ister istemez karşısında olacaksın kaçtıklarının. Dua et o gün henüz mahşer olmasın.
Seni sevmek merhamettir Kudüs. Seni sevmek Peygamber duası gibi.
Kalbinizi yumuşatın ama iradeniz sert olsun. Kelimelerinizi yumuşatın ama nüfuzunuz kuvvetli ve derin olsun.
Biz kendimizi hep doğru yoldan ayrılmamış kabul eder ve dünyanın bir imtihan hane olduğunu hep başkaları için düşünürüz.
Gelecektim ama daha kötü bir hatıram olsun istemedim.
Ayrılıkla başım belada gözlerini çevir gözlerime yoksa ben sensiz bu sessizlikle. Deli gibiyim sensiz bu sensizlikle.
Bir ölüm vefalı bir de sonbahar.
Şu küçücük kalpte nice hakkın yüklü.
Kuşlara takılıp gidiyor aklım.
Uçmayı öğrenmeden göçmeye mecbur kalmış bir kuş gibi kalbimiz.
Alnı secdeye inen insanların sesleri birbirine bağlanabilirse ancak o zaman sokaklar meydanlar ardına kadar açılır.
Aradığımızın ne olduğunu biliyorsak arayacağımız yer bellidir.
Bir şehir kadar kalabalıktır bazılarının yalnızlığı.
Vicdanen rahat olmamız yetmiyor. Başkalarının hakkımızda yanlış kanaatler edindiğini görmek üzüyor bizi.
İçim, ey içim. Bu yolculuk nereye? Yine bir şehrin ölümünü başlatır gibisin.
Ve önemli olan ‘an’dır. Onu ibadet sabır anlayış tevazu ve merhamet ile anlamlı hale getirmek mutluluğun ta kendisidir.
Ölü kalbimiz dirileydi hakka dönüp sadakayla yıkanaydık dünyaya hiç meyletmeyeydik.
Filistin bir sınav kâğıdı her müminin önünde.
Bana hissettirdiklerini seviyorum, sanki her şey mümkünmüş gibi, sanki yaşamaya değermiş gibi.
İnsan kendi mutlu olma imkânını görebilmeli. Mutluluksa filmlerin romanların içinde değil kendi yaşadığımız basit hayatın içindedir. Ve önemli olan yaşanılan andır.
Hayır kalbim yorulmadım hayır hayır yıkıl daha.
Bitti o şiir, başka mısra gerekmez.
Adam acı mümkün olduğu kadar kendi içine aksın diye yüzünü öne eğmişti.
Nereye kadar kendinden kaçabilirsin? Ya bir daha geri dönemezsen…
Değil mi ki kavuşmalarımız topal. Ayrılıklarımız koşar adım.
İnsan sevmeli; bazen bir insanı yahut da bir ağacı ya da kanadı kırık bir kuşu.
Buruşturularak atılmış bir kâğıt parçası gibiyim. İçimde kalkıp gidenlerden doğan boşlukların ağırlığı… Ve sevmek. Ve korkmak ve nasıl uzaydaymışım gibi yalnızım.
Bakıyorsunuz zulmedilenlerin tek ortak özelliği var Müslüman oluşları ve zulmedenlere bakıyorsunuz onların da bir tek özelliği var Kâfir oluşları veya küfre hizmet edişleri.
Haydi bir şeyler daha yazayım diye kaleme sarılmayın. Beklemeyi bilin. Susayınca acıkınca nasıl anlıyorsak yazmak anını da anlarız.
Sevgisizliğinin dayatıldığı coğrafyalarda aşk şiiri yazmak bile başlı başına baş kaldırmaktır.
Kapı aralığından baktığımda görebildiğim en güzel şeydir yaşamak.
Ateşe hakiki bir çay koyalım. Şehri unutanlardan olalım.
Aklımdan çıkmıyorsun dedim. Başka türlüsünü yorgunum anlatmaya.
Zira, gökyüzüne bakmayanların kalbi daha çabuk kirlenir.
Dedim ya işte bocalıyorum. Yeniden yaşamaya başlamak kolay mı?
Şimdi yoksun üstelik uzaktasın ellerin yapayalnız biliyorum gözlerin dalıyor yine hep benim için olmalı.
Sen dağ gibi kurul ben zerre bir yer tutayım.
Bilmediğim ve ne yapacağı belli olmayan bir duyguyla hırpalanıyorum boyuna.
Şöyle irice bir kelime bul ok atsın yüreğime.
Büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden, Suriye’nin toprağından, Bosna’nın bayrağından, Gazze’nin gözyaşından öpüyoruz…
Az az ölüyoruz her gün yağmurdan havadan bahseder gibi.
Ehli takva olun ehli secde olun. Farzları alenen yerine getirin. Nafileleri kendi nefsinizden bile gizleyin.
Diline bir düğüm at ve otur. Dinle. Gıybet ve dedikodu münakaşa ve cedel su-i zanlarla dolu söz varsa ya durma ayrıl ya da engelle.
Ben onunla içimden konuşuyordum.
Şöyle olmuş: Ben sen demişim sense sen.
Oturup konuşsak geçerdi belki her şey, başını alıp gitmek sevdaya dahil değil.
Bazen yağmur olmak ister insan. Yağmak ister sevdiğinin yüreğine.
Bir tabut düşün, içinde ben, içimde sen.
Yıkılmak binaya mahsus bir şey değil ki, Züleyha. Bir insanın, bir cümle ile yıkıldığını gördüm ben.
Evet hatırladım küçük basit şeyler yetiyor kederlenmeye. Ya mutluluğa?
Dedi ki sen şairsin elindeki bu taş ne? Dedim ki şair aşka boyun eğer zulme değil!
Hayalimin ayağı yere değmiyor henüz. Onun gerçekleşmesine dayanacak onun yükünü kaldıracak topraklarım yok.
Gökyüzüne bakmayanların kalbi daha çok kirlenir.
Yaşamak bir perde gibi kalkıyor aramızdan. Zamansız mekânsız bir tünel başındayız şimdi.
Merhamet capcanlı bir kuştu insan kalplerinde. Bir ölçü bir adaletli ki eşi emsali bulunmaz.
Bu dünya soğuk… Rüzgâr genelde ters yöne eser. Limon ağaçları kurur. Bahaneler hep hazır. Güzel günler çabuk geçer. İçimiz hep bir hoşça kal ülkesi.
Çıktığım her yerin kapısını sert kapatmamla tanınırken, senin kapın çarpmasın diye arasına elimi koydum.
Bir duruşu olmalı insanın. Bir bakışı, bir anlayışı, bir aşkı, bir davası olmalı.

Diğer Güzel Sözler Yazıları