Cahit Sıtkı Tarancı Sözleri
Tekrar duyduğun gün sesimi gök kubbede, hatırla ki mahşer günüdür. Ortalığa düşmüşüm seni arıyorum.
Yaş otuz beş yolun yarısı.
Desem ki sen benim için, hava kadar lazım, ekmek kadar mübarek, su gibi aziz bir şeysin. Nimettensin, nimettensin.
Bir kardeş teselli verir bana aynalar. Aynalar da olmasa işim ne yeryüzünde.
Sesin öyle güzel ki, duymak isterdim öldükten sonra bile.
Memleket isterim ne başta dert ne gönülde hasret olsun; kardeş kavgasına bir nihayet olsun.
Ve birdenbire yürekler, aynı acıyla yanıp, hepsinin gözleri yaşaracak. Öldüğümü hatırlayacak.
Ne belli yerim var, ne de sevdiğim biri sürünüp gidiyorum.
Olur biter, geçer gider. Ama canımı yaka yaka yutkunduğum şeyler var. Olup bitmeyen, geçip gitmeyen.
Acısı acımdan derin. Tutsam ellerinden, üşür ellerin!
Aşık dediğin Mecnun misali kör.
Öyle eksildik ki yaşarken, bize dokunan her şeyi eksiltiyoruz. Yalnızlığımla çoğalıp, kalabalıklığımızla eksiliyoruz. Ve öylesine kalabalık ki yanlılığımız ne yana dönsek kendimize çarpıyoruz.
Gönül tanrısına der ki, her mihnet kabulüm, yeter ki gün eksilmesin penceremden.
Elimde Türkçe gibi güzel bir silahım var.
Desem ki, inan bana sevgilim inan, evimde şenliksin, bahçemde bahar ve soframda en eski şarap.
Su insanı boğar, ateş yakarmış! Her doğan günün bir dert olduğunu, İnsan bu yaşa gelince anlarmış.
Memleket isterim ne zengin fakir, ne sen ben farkı olsun; kış günü herkesin evi barkı olsun.
Memleket isterim yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun; olursa bir şikâyet ölümden olsun.
Kuruyan sular gibi zamanı da kaybettik.
İstemem o dehşet gün gelip çatsın. Bana kimseler anam kadar yansın.
Bilmek yanmakmış büsbütün.
Bir kere misafire çıkmış adın; istesen de istemesen de gideceksin.
Hayata beraber başladığımız, dostlarla da yollar ayrıldı bir bir. Gittikçe artıyor yalnızlığımız.
Neden sonra farkına varıyorsun, etrafındaki korkunç ıssızlığın; yar olsun dost olsun ne arıyorsun, adresi belli mi vefasızlığın.
Evet hatırladım küçük basit şeyler yetiyor kederlenmeye ya da mutluluğa?