Ümit Yaşar Oğuzcan Sözleri
Bırakma beni sevdiğim, gidişine dayanamam. Hasret gözyaşlarımla kendimi avutamam. Dönerim dersin ama kadere inanmam. Bıraktığın anılarınla ben sensiz yaşayamam.
Gökyüzü güneş olsa; sensiz karalıktayım.
Beklemenin korkunç zehri öldürmüyorsa beni; seni özlediğim içindir. Yaşıyorsam; içimde umut varsa, yine seni özlediğim içindir. Seni bunca özlemesem; bunca sevemezdim ki.
Kadındın, ama önce insan. Güzeldin, ama önce iyiydin.
İstemem ben bu ömrü, bu talihi istemem. Böyle durup durup senden ayrılmak varsa, orada bir mezar kazılır benim için ayrılığın nerede başlarsa.
Kal dersen, dağlarca severim seni, bir deniz olurum ayaklarında, aşk bu özleyiş bu, hiç belli olmaz, kalbim duruverir dudaklarında.
Ben seni sevdim mi? Sevdim, kime ne tuttum, ta içime oturttum seni aldım, okşadım saçlarını, öptüm içtim yudum yudum güzelliğini.
Bütün sevgililer, dostlar gitti bir sen kaldın kadınım beni terk etmeyen, batan gemilerin kaptanları gibi denizlerin ortasında ölümü bekleyen.
Unutma ki her seven isimsiz bir kahramandır. Unutma ki insan; sevebildiği kadar insandır.
Şerefsiz ellerin şerefe kaldırdıkları şişeler, kadehler o cam kırıkları götürün, götürün bu aydınlıkları içimde güz başladı ilkbahar değil.
Dinle sevdiğim, bu ayrılık saatidir. Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk, erken içeceğimiz bir ilaç gibi. Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Denizlerim senin kıyılarında sakin. Bırak ellerim avuçlarında kalsın.
Kendi içime eğildim bugün; yine seni buldum.
Bu kadar uzak olup, kalbimde uyuman ne tuhaf.
Beni kör kuyularda merdivensiz bıraktın, denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın, öylesine yıktın ki bütün inançlarımı; beni bensiz bıraktın, beni sensiz bıraktın.
Öyle bir gel demelisin ki, mesafeler anlamını yitirmeli.
En ağır işçi benim; gün yirmi dört saat, seni düşünüyorum.
Ve deler sevgi dolu yüreğini sevgi bilmeyen bir kurşun.
Ben akıllı kadınları severim: düşünen, az konuşan, çok bilen. Her yerde, her zaman nazı çekilen.
Her şey kurşuni bir renk almış, soğuk bozkırlardır uzayan önümüzde kime baksan o yüz; veremli, soluk tek mavi kalmamış gökyüzümüzde.
Hadi gel, tut ellerimi, benimle yan benimle meydan oku her çaresizliğe benimle uyu, benimle uyan birlikte varalım on üçüncü aylara.
Hep böyle çocuksu mu bakar senin gözlerin? Hep böyle içinde uzak bir ışık mı yanar? Bakışlarında beni dinlendiren bir şey var; kıyısındaymış gibi en sakin denizlerin.
Boşuna değil pazarları sevmeyişim. Durup durup içimin kararması, gözlerimin dolması apansız boşuna değil.
Bir gün gelir de unuturmuş insan en sevdiği hatıraları bile. Bari sen her gece yorgun sesiyle, saat on ikiyi vurduğu zaman, beni unutma. Çünkü ben her gece o saatlerde seni yaşar ve seni düşünürüm.
Bütün yollar aşktan geçiyor, görüyor musun? Bir aşk çizgisi var her şeyden öte, o çizgiden başka bütün çizgiler aşkı tüketmede.
Aşk başlamadan güzel bakışlarda korku olduğu zaman güzel birbirimize sezdirmemek. İçin çırpınış başkaları görmesin diye çabalayış gözlerim gözlerinin mavisine değdiği zaman.
Yalan değil değiştiğim, yalan değil şimdi her şarkı beni ağlatır deli eden insanı zaman değil zamanı unutmamak kahirdir.
Sevgimi anlamadığın ve ona saygı göstermediğin anda ölebilirim. Karşılık vermediğin anda değil.
Gül biraz; bunca keder, bunca gözyaşı dinsin, gül biraz; şu gök kubbe kahkahanı işitsin. Her gidenin ardından koşmaya değmez hayat, gelecekleri bekle, gidecek varsın gitsin.
Ben nice ayrılıklar gördüm ömrümce kuşlar gördüm; kırılmış kolu, kanadı ayrı düşmüş sevdiğinden kuşlar gördüm hiç bir ayrılık bana bu kadar koymadı.
Konuşacak birini bulmak kolay da, susacak birini bulmak zor.
Sana şiirler okuyacağım, gitme güneşler doğacak yalnızlığımdan, sana bir ışık getireceğim büyük aydınlığımdan.
Biraz kül, biraz duman. O benim işte Kerem misali yanan. O benim işte inanma gözlerine ben ben değilim. Beni sevdiğin zaman. O benim işte.
Nice güzellikler gördüm yeryüzünde, en güzeli bir sabah ellerinle uyanmak.
Ayrılık diye bir şey yok. Bu bizim yalanımız. Sevmek var aslında, özlemek var, beklemek var.
Daha çok aldanacağız yaşadıkça. Anlaşana bu ilk aldanışımız değil.
Ben senin en çok sesini sevdim, buğulu çoğu zaman, taze bir ekmek gibi, önce aşka çağıran, sonra dinlendiren bana her zaman dost, her zaman sevgili.
Verdiğin bütün acılara dayanıyorsam; seni özlediğim içindir.
Kadrini, kıymetini bilmediğim hayali ile bahtiyar olmadığım otuz yıl arayıp bulmadığım geleceklerden af diliyorum.
Dün bir fotoğrafta gözlerini gördüm. İki uzak yıldız gibiydiler, dalgın.
Yoruldum, her bulduğum yerde seni kaybetmekten.
Yağmalandı kalbim, ömrüm, her şeyim. Kurşuna dizdiler anılarımı, yenik düştüm bu savaşta neyleyim, bir mezar nasılsa işte öyleyim.
Ben şair, sen baştan aşağı şiir.
Ben seni sevdim mi? Sevdim, kime ne?
Beklemenin korkunç zehri öldürmüyorsa beni; seni özlediğim içindir.
Ve bu dünyaya aşk dolu şiirlerim kalsın seninle her yerde güzel, her zaman yeni istemem, sensiz hatırlamasınlar beni.
Ne zaman seni düşünsem, yalnızlığım aklıma gelir.
Her şey güzeldi bir zaman, çok önce şehirler, insanlar, güneş deniz mutluluğumu görebilirdiniz çökmeseydi içime bu son gece.
Yalnız sen varsın beyaz gülüm, evde bahçede ve sokakta, bir eylül akşamı gördüğüm, o beyaz hayalsin uzakta.
Tut ki iki noktayız, birbirinden uzak bir çizgiyle aramızı birleştiriyorum. Sonra bir ev yaparak çizgilerden içine seni yerleştiriyorum.
Ne vardı yaşamak ağır bir yük olmasaydı.
Hani hiç bitmeyecek sandığım güzellikler? Ne sevinçler, arzular ve neler vardı gitti. Kalakaldım ortada böyle ben param parça, her gelen yüreğimden bir şey kopardı gitti.
Sonra tren durdu, indik, yollarımız ayrı ayrıydı. Şimdi, o gün verdiğin yalnızlığı yaşıyorum.
Oysa şimdi neredeyiz, neyiz bak her umut belirtisinden uzağız. O sevilmiş gözlerde saf ve berrak bir ayna bile yok bakacağımız.
Bu kadar yürekten çağırma beni. Bir gece ansızın gelebilirim. Beni bekliyorsan, uyumamışsan, sevinçten kapında ölebilirim.
Bir ateşim yanarım, külüm yok dumanım yok sen yoksan. Mekânım belli değil, zamanım yok, fırtınalar içinde beni yalnız bırakma, benim senden başka sığınacak limanım yok.
Bugün bütün iyi kalpliliğim üzerimde, cümle düşmanlarımı affettim.
Bakışlarında beni dinlendiren bir şey var. Kıyısındaymış gibi en sakin denizlerin.
Yıkılmak, ezilmek her gün biraz daha dostlar değişiyor aldanmalar değil, aksimizden eser yok şimdi o sularda çirkin olan biziz, aynalar değil.
Bu nasıl sevgi böyle? Bu nasıl tutku? Bu nasıl özlem? Ne zaman gözlerini görsem bir çoğalıyorum, bir eksiliyorum.