Bomba Mesajlar

Benim şiirlerim çay kokar, düşlerim sade sen. Demlikte nefesin, bardakta gamzen…

Bazen özlüyorum derken ‘z’ harfi gereksiz kalır.

Bazen ağlamak istemezsin ama gözlerin seni dinlemez.

Deseler ki gökten ” aşk ” yağacak hiç birisine dokunmam sen gelene kadar.

Aşk bir gül gibidir, başı güzel sonu dikenli.

Giden gitmiş, hüznü ayaklandırmak boşuna.

Yürüyorum kendi yolumda başka hiç kimseyi düşünmeden umursamadan, istemeden. Kendi hayatımın efendisi oldum yeniden!

Seni en çok hak edene değil, sefil edene gidiyor bu yürek.

Masal kitabı gibisin. Okunması güzel ama inanması zor!

Çoğu zaman sen kör olursun sevginden, o ise nankör!

Güvenme bana! Yüzüne güler, arkandan ağlarım.

Hiçbir kadın yoktur ki Seni Seviyorum sözü karşısında hissiz kalsın.

Geçer elbet efendim. Bazısı teğet geçer, bazısı deler geçer, bazısı deşer geçer, bazısı parçalar geçer; ama mutlaka geçer.

Rabbim! Eş diye yazmadığını aşk diye çıkarma karşımıza.

Bıraktığında sana acı verecek kadar hiçbir şeyi sahiplenme.

Öyle bir gel demelisin ki, mesafeler anlamını yitirmeli.

Bugün dünyayı istediğin renge boya, bu rengi insanlara tüm sevginle dağıt, kendini sevginin bir rengi diye tanıt, çünkü senin varlığın sevgiye en güzel kanıt.

Güzelliğin on para etmez, bu bendeki aşk olmazsa.

Sen böyle güzelken bana söz düşmez bakma, şiirler yazdığıma.

Bazı insanlar söyleyeceği çok şey varken susar. Çünkü anlayanı yoktur, bilir.

Ben sadece yoldum. Ama sen beni hep kaybettin!

İnandığım değerler değişmedi, inandığım insanlar değişti sadece.

Gülerek başlayan sevgimiz birlikte ölerek devam etsin aşkım benim.

Aşk iki kişiyle oynanır, iyi olan kaybeder!

Sen bazen en zifiri karanlık gecemin güneşi, sen bazen yaşanacak hayatin cesaret verecek mutluluk yani, sen bazen ve her zaman sevgimin tek nedeni.

Başını göğsüme yasladığında tek bir düşmanım vardır; geçip giden zaman.

Koy başını dizimin üstüne, sen rüyalarına dal, ben cennet güzelliğine.

Ağırıma gitti be sevdiğim, meğer hiç bir değerim yokmuş ağırıma gitti sevdiğim, beni hiç tanımamışsın.

İki şey insanı yıkar: Dostundan gelen ihanet, düşmanından gelen merhamet.

Ne seninle yaşayabilirim ne de sensiz.

Kar taneleri ne güzel anlatıyor; birbirine zarar vermeden yol alınabileceğini.

Haydi gel birlikte ölelim, cenaze arabamıza ‘mutluyuz’ yazıp milleti güldürelim.

Aşk kapıyı çaldığında hemen açma, bazıları zile basıp kaçıyor.

Bu sefer oyunun kurallarını kendim belirliyorum ben değil hayat benim istediğim kurallar içerisinde oynayacak.

Ve şimdi aşk, senin tenezzül bile etmediğin gözlerimde saklı.

Bir ipte bin cambaz oynar deliler akıl satar.

Aşkımıza nokta koyma; sana bir kucak dolusu virgül getirdim!

Aşk davaya benzer, cefa çekmek de şahide. Şahidin yoksa davayı kazanamazsın ki!

Aşk yoluna düşersen, cennet tomurcukları gönlünde yeşermeye başlar.

Bütün kış uyuma fikri nasıl olur da bir insandan değil, bir ayıdan çıkmış olabilir aklım almıyor. Tek kelimeyle müthiş bir fikir…

Kendini başkalarıyla kıyaslarsan ya mutsuz ya kibirli olursun. Çünkü her zaman senden iyi ve kötü durumda birilerini bulursun.

Düşlerini düşleyerek yaşamak, senden nefret ediyorum derken seni sevmek, var olmayan ömrümün tamamını sana adamak, sonra göğsüne yaslanıp seni düşlemek ve sevmek kalbinin sonunu bilmeden içine bakarak.

Bizde aşk namaz gibidir, niyet ettikten sonra sağa, sola bakılmaz.

Aşk hep var olacak ancak aşkı insanda arayan hep hayal kırıklığına uğrayacak.

Sevmek için “yürek” sürdürmek için “emek” gerek.

Yaprak döken gençliğimin satır aralarında altı kırmızıyla çizilmiş ve tırnak içine alınmış suskunluğumun baş harflerisin.

Seni seviyorum, ama sen olduğun için değil, seninleyken olduğum için.

Sevgiliyi aylarca göremeyen aşığa, sevgili için akan gözyaşı bile güzeldir.

Bırak gitsin dönerse senindir, dönmezse zaten hiç senin olmamıştır.

Seni düşünür, seni özlerim, sevgilerin özlemlerin derinliğinde ne olur kir şeytanin bacağını birken beni hatırla, bir sonbahar serinliğinde.

Aşk: Cennetle cehennem arası işleyen trende mevsimlik bir bilet.