Arif Nihat Asya Sözleri

Sendeyim.com olarak 2024 yılında sizler için anlam dolu ve etkileyici Arif Nihat Asya Sözleri derlemelerini hazırladık. Bu en yeni Arif Nihat Asya Sözleri ile duygularınızı en özel şekilde ifade edebilir, sevginizi kısa ama çarpıcı sözlerle dile getirebilirsiniz. Instagram, WhatsApp, Facebook ve X gibi sosyal medya platformlarında bu sözleri paylaşarak sevdiklerinizin kalbini kazanabilir ve beğeni yağmuru alabilirsiniz. Sizler için aşağıda birbirinden güzel Arif Nihat Asya Sözleri 2024 sözlerini bir araya getirdik. Keyfini çıkarın!




Şayet geceler gebeyse gerçekten ey. Sonsuz gece, bari sen de rüyanı doğur!
İçimizden biri köprü olmaya razı olmazsa, kıyamete kadar bu suyun kıyılarını bekleriz.
Vazoya saksının farkını sen söyleme, çiçeklerden sor!
Işığı önüne al, yürü! Gölgen arkadan ister gelsin, ister gelmesin!
Kalemini bir silah gibi değil, bir kaşık gibi tut yoksa aç kalırsın. Diyordu bir kitabında.
Düşünüyorum, o halde varım.” demiş Descartes ama Arif Nihat Asya ise “Hayır, yanlış. Düşünülüyorum, o halde varım.” demiştir.
Onlar senin esrarına “rüya” derler. Rüyanı hakikatlere kurban etme!
Sanatkâr halıda gülü dikensiz yapmış ayakların incinmesin diye.
Biz, kısık sesleriz. Minareleri ezansız, gökyüzümüzü bayraksız bırakma Allah’ım!
Bir kuşa yeten yuva iki kuşa da yeter.
Duvarda bir gedik açmaya bir taşın eskimesi yeter.
Billur en güzel kahkahasını kırılırken attı.
Sen hem yaşamak, hem de yaşatmak gücüsün.
Bütün dualarımızda uzun yaşamak isteği var Eni olmazsa bir ömrün, boyu olmuş ne çıkar.
Bu ülkedeki kavga Türk ile Kürt’ün kavgası değil, hilal ile haçın kavgasıdır. Hilalin altında bir olun çok kalabalık olacağız, göreceksiniz.
Kimdik o zaman, şimdi kimin kullarıyız! Bir mutluluğun garip yoksullarıyız!
Nerde o yiğitler ki, gür sesleri ülkeyi bürür, yürü dese, dağlar yürür, dur dese kalpler dururdu.
Şehit olmayı göze almayan gazi olamaz.
“Yatsın, diyerek, bari bu akşam, erken!” Annem, bana kumsalda masal söylerken. Bir tatlı hafiflikle açıldım kıyıdan enginlere. Gövdem gemi, ruhum yelken.
Bir saçı okşamaz, bir alnı serinletmez, bir yelkeni şişirmez, bir eteği havalandırmazsın. Neyleyim senin gibi rüzgârı.
Ben bir garibim, anlatacak kıssam yok; Tattan, kokudan ve renkten hissem yok! Kaldım yarı çıplak, yarı aç, yollarda: Dünyada benim “gel!” diyecek kimsem yok!
Bazen hedefim, görülmedik yerlerdi; Bazen de ağaçlar, “hazırız, çek!” derdi. Bir gün, şu yakın dağları aldım önüme; Bir gün bana şurada dalgalar poz verdi
Tekerleri dört köşe bir arabaya bindirdiler bizi, bir gidiştir gidiyoruz.
Sen benden uzaklaşınca kalsam da yarım. Yaklaşma ki sensiz de bu dünyada varım!
Yaşamaktan mı yorgunum bilmem. Seni günlerce beklemekten mi?
Gözler kalbin aynasıdır. Ama sen yine de gözüne kalbini sorma.
Artık ne sefer var, ne zafer talibiyim. Mademki şu hür ülkelerin sahibiyim. Lâkin bana söyleyin çocuklar: kendi yurdumda neden böyle misafir gibiyim?
İnanmak; basamakların çıkamadığı yere kanatlarınla tırmanmaktır.
Bozkurt’a benzeyenler ve bir günde dev gibi orduları yenenler, destanlarda kalan Bozkurt’un nesi olurlar diye sorana, tarih diyecek: Yavruları!
Bu kitabın kaç dakikada okunduğunu bırak, kaç senede yazıldığını düşün!
En büyük acı, acıtmaz olmuş zincirlerin acısıdır; köleliği kabul etmenin, başkaldırmaktan vazgeçmenin acısıdır.
Kulun olarak doğmasaydım, kendiliğimden gelir fahri kulun olurdum Allah’ım!
Dostlar, “ne kadar uykucu şeymiş!” demeyin. Rüyası için bekliyorum uykuyu ben!

Diğer Güzel Sözler Yazıları