İnanmak İle İlgili Sözler
Her şey ve herkes yerli yerinde gerek; mecliste sefihe, meyhanede fakihe inanma.
Gözler kendilerine, kulaklar başkalarına inanırlar.
Her karşı çıkana değil, yalnız denenmiş kimselere inanmalıdır. Birinci durum hayvanlara yaraşır.
Seni seviyorum diyen sözlere değil, senin için ağlayan gözlere inan.
İnsanın elinden inancım alsaydınız, bir koyun sürüsünün tarihinden başka bir insanlık tarihi olmazdı.
Şimdi inanç neyi ümit ettiğimizden ve neyi görmediğimizden çok emin.
Genellikle insanlar, arzu ettikleri (inandıkları) şeye kolayca inanırlar.
İnanç, mümkün değilmiş gibi gözüken bir şeyin varlığına duyulan mantıksız bir iman şeklinde tanımlanabilir.
Güneşini yakalayıp gözlerine yerleştirmek için beyaz yelkenlerin gelip seni almalarını bekliyorsan, Yarına inanmak için gün batımına, iyi kalpli görünmek için zayıflığa ve güçlü görünmek için öfkeye ihtiyacın varsa, demek ki hiç bir şey anlamadın!
Kadına inanan kendini aldatır, inanmayan da kendini aldatır.
İnanç, içimizdeki gözümüzdür.
Sevmek, inanmak demektir.
İnanç, yeterli kanıtları bulmuş olan kalbin huzura ermesidir.
İnanç, Tanrı’nın yüceliğine ve güzelliğine karşı duyulan güven duygusudur. Bu, öylesine kesin bir duygudur ki, insan bunun için hayatım binlerce kez tehlikeye atabilir.
İnancın en küçük tohumu bile, mutluluğun en büyük meyvesinden daha iyidir.
Yapabileceğine inansan da yapamayacağına inansan da haklısın.
En kötüsü ne biliyor musun? İnandığı her şeyin yalandan ibaret olduğunu fark etmek…
İnandığınız gibi yaşamıyorsanız, yaşadığınız gibi inanmaya başlarsınız.
Bir şeye samimiyetle inanan insan, yalnız menfaatlerinin kılavuzluğu ilerleyen 99 kişiye bedeldir.
İnanç işleri kolaylaştırmaz, mümkün kılar.
Sen zafere inanırsan, zafer de sana inanır.
Başarınızın büyüklüğünü inancınızın büyüklüğü belirler.
İnandığından başka, inanılacak bir şeyi olmadığına inanan insan; softadır.
Kişi, inancı ölçüsünde genç, kuşkusu oranında yaşlıdır.
İnandığı şeyi yapan insanın enerjisi, asla tükenmez.
Kolaydır, sevgiliye inanmak.
Asla başka insanlar üzülecek diye kendini üzme, sen kaldırabiliyorsan onlarda kaldırabilir.
Eğer bir insan onu rüyasında görmeseydi, başka bir insan onun yapabileceğine inanmasaydı ve başka biri de onun yapılmasını istemeseydi göklere değecek hiçbir şey yapılamazdı.
Bana yalan söylediğine üzülmedim, bundan sonra sana inanamayacağıma üzüldüm.
Bir şeye inancı pekiştirmeden önce bir birimize inanmayı öğrenmeliyiz. Canileri yok etmek yetmez. Canilerin ortaya çıkma olasılığına da yok etmek gerekir.
İnanıyorum diyoruz. Acaba, günümüzde ne kadarını inandığımıza yaşayarak geçiriyoruz?
İnandım ki, yokmuş fenadan aman.
İnanç, insanoğlunun sahip olabileceği en yüksek tutkudur.
İnanç kaybolduğunda, insan da kaybolur.
İnsan, en az bildiği şeye en çok inanır.
Çoğu insan gördüğüm zaman inanırım der. Gerçek şu ki, inandığımız zaman görmeye başlarız.
İyi bir konuşmacı, etkili konuşmasını bilen değil, gönlü bir inançla sarhoş olandır.
Yenildiğine inanırsan, buna uzun bir süre inanırsan, sonunda yenilgi bir gerçek olur.
Herkesin aynı yalana inanıyor olması, onu gerçek yapmaz.
Hiçbir şeye inanmayan kimse, bir bardak içinde ki köksüz çiçeğe benzer.
İnanan bir kişinin yapamayacağı bir şey yoktur.
İnanmıyorum diyorsun; inanmadığına inanmıyorum, biliyorsun.
Büyücüler inanç sayesinde, fizikçilerin hakikat sayesinde yaptıklarından daha fazlasını yaparlar.
İnanan kişinin bir açıklamaya ihtiyacı yoktur.
İnsan bir şeye inandı mı, onu başkasına da inandırmayı borç bilir. Kolay inandırmak için de anlattığına dilediği gibi çekidüzen vermekten, bir şeyler katmaktan çekinmez, onun kafasının alabileceğini sandığı gibi konuşmak ister.
Zor olan şey, inanç uğruna ölmek değil, onun uğruna yaşayabilmektir.
İnanç, dış görünüşünüzü güzel ve parlak, içinizi arzu edilen ve geleceğinizi de muhteşem kılar.
En az bilinen şeylere, en çok inanılır.
İnanç, sevginin ümide dönüşmüş şeklidir.
İnandığınız zaman, aklınız o şeyi yapmanın yollarını bulur.
Bir şeye inanmak, bir tesire mağlup olmaktır.
Bir şeye hala inanmakla, yeniden inanmaya başlamak arasında çok büyük fark vardır.
Siz kendinize inanın, başkaları da size inanacaktır.
İnsanlar kulaklarına gözlerinden daha fazla inanırlar.
Gördüklerim, görmediğimin varlığına inanmaya beni mecbur ediyor.
İnanç, aykırılığa karşı kazanılan son zafer ve varlığın anlamsızlığının son savıdır.
Dünyada tutku olmaksızın başarılmış hiçbir büyük şey yoktur.
Eğer heyecan üretemezseniz pek fazla şey üretemezsiniz.
Herkese inanmak lazım, yoksa yaşamaya imkân yok.
İnanmak istemeyeni, hiçbir mantık inandıramaz.
Büyük işler başarmak için sadece harekete geçmek yetmez, ne yapmak istediğinizin rüyasını da görmek gerek; sadece rüyasını görmek yetmez, rüyanın gerçekleşebileceğine inanmak gerek.
Bir inandınız mı, inanılmaz işleri başarırsınız. Ama bir defa inandınız mı, tüm kâinat sizi engellemek için seferber olur.
İnancın yere düşerse silahın da yere düşer.
İnancın, ne gerçekliğin içinde bir temeli, ne de gözle görünür bir desteği vardır, ama yine de bir köprü gibi, bizi şimdiki gerçeklikten sonsuza bağlar ve bize destek olur.
Güvendiğiniz dağlara karlar yağdığında en güzel çare, dağ ile karı baş başa bırakmaktır. Gün gelip karlar eridiğinde; dağ yolunuzu gözleyince en güzel cevap, başka bir dağdan selam yollamaktır. Hz. Mevlâna
Size doğrusunu söyleyeyim, kim şu dağa: “Kalk, denize atıl!” der ve yüreğinde kuşku duymadan dediğinin olacağına inanırsa, dileği yerine gelecektir.
Başkalarına duyduğumuz inanç, kendimizde neye inanmak istediğimizi ele verir.
İnanç bir çeşit bahis ya da bir spekülasyon değil midir? Zaten de böyle olmalıdır. Örneğin ben, kurtarıcı peygamberin yaşadığına dair bahse girebilirim.
İnançta, inanmak istemeyenler için yeterince ışık, istemeyenler için ise onları kör etmeye yetecek kadar karanlık vardır.